Samsun Tabip Odası İdare Şurası, bugün düzenlediği basın toplantısında, Türk Tabipleri Birliği (TTB) Menkez Kurulu üyelerinin misyondan alınması için açılan davaya, Merkez Kurulu Lideri Şebnem Korur Fincancı’ya verilen mahpus cezalarına ve tabiplere yönelik uygulamalara reaksiyon gösterdi. Samsun Tabip Odası Lideri Faysal Çadır, İdare Heyeti ismine yaptığı açıklamada, “Söylemimiz, talebimiz aşikardır; toplumumuzun sağlıklı olması. Biliyor ve söylüyoruz ki bu, lakin sıhhate bütünlüklü yaklaşımla mümkündür. Bunun için de bireylerin ve toplumun ekonomik, siyasal, etrafla ilgili toplumsal, fizikî ve biyolojik uygunluk halinin tam olması gerekir. Öncelikle tüm sıhhat çalışanlarının insanca yaşayabileceği, emeklerinin karşılığını alacağı geliri ve çalışma şartları sağlanmalıdır” diye konuştu. Çadır, şunları söyledi:
‘Bizler o denli bir yemin ettik ki dönmeyiz, dönemeyiz’
“Biliriz ki toplum sağlıklıysa biz sağlıklıyız, biz sağlıklıysak toplum sağlıklı. Tekrar biz biliriz ki bilim ve tıbbın tasası toplumsa, canlıların sağlığıysa onu savunmak cüret gerektirir. Hekimlik andı, aldığımız bu sorumluluğun topluma verilmiş bir garantisidir. Yani bizi susturacaklarını zannedenler bilsin ki bizler o denli bir yemin ettik ki dönmeyiz, dönemeyiz. Hipokratlardan, İbn-i Sinalardan, Nusret Fişeklerden bize emanettir, topluma verdiğimiz bu kelam, bu yürek, bu sıhhat ve emek çabası. TTB de insanlık tarihi kadar esaslı böylesi gayretin yakın tarihteki somutlaşmış örneklerinden biridir yalnızca ve TTB, rastgele bir iktidara yaslanmayı hiçbir vakit kabul etmemiş; eleştirel, bilimsel, etik aklı en büyük destek kabul etmiştir. Çabası uzun solukludur. TTB’nin özelleştirmelerle, ülke imkanlarını sermayedarlara akıtan kent hastaneleriyle, niteliksiz tabela üniversitesi eğitimleriyle, basamaklı uygulamayı yok eden sıhhat sistemiyle, emeğimizin sömürülmesiyle, tabiatın yok edilmesiyle, en ağırını yaşadığımız, hayatın her alanına sindirilmeye çalışılan şiddetle uğraşı, bu uzun soluklu gayretlerden bazılarıdır.
‘Sağlık hizmeti tüm halkımız için parasız olmalıdır’
Söylemimiz, talebimiz belirlidir; toplumumuzun sağlıklı olması. Biliyor ve söylüyoruz ki bu, lakin sıhhate bütünlüklü yaklaşımla mümkündür. Bunun için de bireylerin ve toplumun ekonomik, siyasal, etrafla ilgili toplumsal, fizikî ve biyolojik güzellik halinin tam olması gerekir. Öncelikle tüm sıhhat çalışanlarının insanca yaşayabileceği, emeklerinin karşılığını alacağı geliri ve çalışma şartları sağlanmalıdır. ‘Devlet vatandaşın sıhhatini korumak zorundadır’ prensibi gereği, sıhhat hizmeti tüm halkımız için parasız olmalıdır. Sıhhat sisteminin temelini birinci basamak sıhhat hizmetleri oluşturmalı, basamaklı bir sıhhat sistemi modeline geçilmelidir. Mezuniyet öncesi ve sonrası tıp eğitimi tekrar nitelikli hale getirilmelidir.
‘TTB’nin en büyük desteği toplumdur, susturulmaz’
Bilim ve teknoloji kâr maksadıyla değil, mevcut ve gelecekteki toplumsal muhtaçlığa nazaran kullanılıp geliştirilmelidir. Hekimliğin yüzyıllardan beri süregelen hür çalışma, mesleksel bağımsızlık hakkı gasp edilmemelidir. Demokrasilerde kıymetli prensip, toplumun sorumluluk verdiklerini en güçlü iştirak metotlarıyla seçebilmesi ve denetleyebilmesidir. Fakat ne yazık ki son periyotlarda iktidarların seçilmişlerle ve denetlenme ile ilgili problemleri olduğunu görüyoruz. Demokratik ülkelerde en geniş yetkilerle donatılan, mesleksel bağımsızlıkları garanti altına alınan meslek örgütleri, ne yazık ki baskıcı rejimlerde yetkileri kısıtlanan, mesleksel ve mali özerlikleri daraltılan, halkın ve meslektaşlarının faydasına tavır aldıklarında iktidarlar tarafından maksat haline getirilen bir anlayışla karşılaşmaktadırlar. TTB’nin en büyük desteği toplumdur, doktorlardır. TTB, bu güç ve sorumlulukla, üzerinde oluşturulmaya çalışılan olumsuz algılarla, baskılarla dün olduğu üzere bugün de yarın da çaba edecek birikim ve inanca sahiptir. TTB Merkez Kurulu ve tabip odaları olarak, doktorlara ve topluma sağlıklı, emeğimizin sömürülmediği, demokrasi ve barışın kalıcı olduğu hoş bir gelecek için çaba edeceğimize kelam veriyoruz. Biliyoruz ve inanıyoruz ki bu baskı dolu karanlık günleri, dayanışma ve önlüğümüzün beyazıyla aşacağız. Topluma ve tabiplere sözümüzdür”